Nemrut Yolları Taştan

Son 3 yıldır en çok gitmek istediğim, görmek istediğim rota Güney Doğu Anadolu Bölgesi idi. Her ne kadar yola çıkmışken hepsini birden bitireyim kafasında olmasam da 2013 yılının belli aylarına yayarak bu bölgeyi gezmeyi hedefledim.Geçtiğimiz hafta da çok önemli bir kültürel miras olan Nemrut Dağı Milli Parkını görmek için Adıyaman'a geçtim.Bu yolculuğum da neler yaptığımı, nasıl bir yol izlediğimi kısaca anlatmak istiyorum.

Adıyaman'a direk olarak THY'nin uçuşları var.Fakat haftanın belli günleri ve alakasız saatlerde olduğu için benim programıma uymuyordu.Ayrıca inanılmaz pahalı oluşunu da eklemek isterim. Civar illere uçak ile gidip Adıyaman'a kara yolu ile geçmeyi düşündüm.Hatta Nemrut için gözümü karartmıştım artık 18-20 saatlik otobüs yolculuğunu bile göze alırdım. Hem tarih, hem saat hem de uçak bileti uygunluğu bakımından en güzeli Gaziantep'e uçakla geçip, oradan Otobüs ile Adıyaman'a geçmek olduğuna karar verdim ve biletlerimi bu yönde satın aldım.


Artık öyle 30-40 TL'lere uçak bileti bulmak biraz zor.En azından bir sene sonrasına plan yapıyorsanız, belki. Ben bileti yaklaşık 1,5 ay önce satın aldım yine de fiyatlar fena değildi.Gidiş 80 TL civarında dönüş ise 60 TL civarında idi.Tabi gezinizi hafta içine denk getirirseniz uygun uçak bileti bulmak daha da kolaylaşıyor.THY artık Sabiha Gökçen'den epey sefer başlatmış.Bu nedenle Pegasus ile rekabet edebilmek için epey uygun uçak tarifeleri var.Ara ara göz gezdirmenizi tavsiye ederim.

Evet gelelim gezimize.Biz Cumartesi sabahı Antep'e Sabiha Gökçen'den ulaştık.Öğle saatlerine doğru Antep'teydik. Uçak saatlerine göre Hava limanından Havaşlarla merkeze 10 TL karşılığında gidebiliyorsunuz.Merkeze yolculuk yaklaşık 30-35 dk sürüyor.Geçtiğimiz sene Gaziantep'i bir güzel gezmiştim ama bu defa seyahat arkadaşım Antep'i ilk defa göreceği için sanki ben de ilk defa geliyormuşum gibi davranarak Antep'i yeniden keşfetmeye başladım. Çok fazla detay vermeyeyim Antep ile ilgili ara ara bir kaç mekan yorumu gireceğim.


Şimdi Nemrut için bizim planımız Cumartesi Antep'te kalarak Pazar günü erkenden Adıyaman'a ulaşmaktı.Nemrut için Adıyaman'da bulunan bir kaç otel günlük gün doğumu ve gün batımı adı altında turlar düzenliyor.Nemrut'ta gün doğumunu veya batımı, civar yerlerdeki ören yerleri, Cendere köprüsü gibi Adıyaman'da bulunan tarihi yerleri gezdiriyorlar, yemeği de dahil edip 75 TL karşılığında bu hizmeti size sunuyorlar.Esasında biz Adıyaman'a kendi çabamızla gidecektik ve bu tura katılacaktık fakat baktık hem bu turun saatini yakalayamıyoruz, hem de sürekli in-bin yapacağız acaba Gaziantep'ten günübirlik turlar var mıdır diyerek geziden bir gün önce internetten araştırmaya koyulduk.Çünkü biraz meşakkatli bir gezi olacaktı.Şöyle ki;

Gün batımı istiyoruz.Pazar sabahı erken kalkıp Adıyaman otobüsüne binmek lazım. Antep'ten (biz Karataş'ta kalıyorduk) Otogar uzak.En az yarım saat yol çekeceğiz.Sonra yaklaşık 2,5 saatlik bir yolculuk sonrası Adıyaman'a varacağız.Sonra Adıyaman'ın Kahta ilçesine geçmemiz lazım bu da yaklaşık 25-30 dk sürüyor. Öğlen 13.00 gibi orada olmalıyız ki büyük tura katılabilelim. Bu büyük tur dediğim de nemrut+civar ören yerlerini kapsıyor.Sonrasında ise Antep'e  dönmemiz zor olacaktı.Tur 21.00 gibi bitiyor çünkü ve o saatten sonra otobüs bulabilmek imkansız.Bu da Adıyaman'da konaklayacağımız anlamına geliyor ve şüphesiz ki ekstra bir maliyet unsuru oluşturuyor. Bir de sürekli yol çekeceğiz, in-bin, vasıta değiştir çok yorulacaktır. Antep'ten günübirlik tur bulmak güzel oldu açıkçası. 110 TL karşılığında her şey dahil gün doğumu için anlaştık ve Cumartesi gecesi yola çıktık.


Antep'ten yaklaşık 3 saat sürdü Adıyaman.Nemrut Milli Parkı Adıyaman'ın Kahta ilçesinde yer alıyor. Bu yönden geliyorsanız dağa çıkmak biraz meşakkatli.Otobüs belli bir yere kadar çıkabiliyor.Sonra dağın eteklerinden yaklaşık 600 metre kadar tırmanmak zorundasınız.Biraz dik olduğu için bu da nereden baksanız 20-25 dk. sürüyor. 2150 metre kadar yükseğe çıkıyorsunuz, dile kolay! Yol da yer yer çakıllı, taşlı, topraklı bir yol.Bir kısmına yürünebilecek şekilde taş döşüyorlar ama çalışmalar daha yeni başlamış. Bir de Malatya yönünden gelinebilecek bir yol var.Burası ise neredeyse sizi Milli Parkın  yanına kadar araba ile çıkartıyor.Sadece 5 dk. kadar tırmanmanız gerekiyor. Adıyaman'dan bu yola sapmak istiyorsanız 100 km kadar yolu uzatmanız gerekiyormuş, belirteyim.

Sabah saat 04.00 sularında dağa tırmanmaya başlıyoruz.Bizi önceden uyarmışlardı.Gün doğumu çok soğuk oluyor.Mutlaka yanınıza kalın ve sizi sıcak tutacak şeyler almanızda fayda var şeklinde. Ama oraya gidince gördük ki çok da kalın şeyler almaya gerek yok.Hemen yürüyüşün başladığı yerde ufak bir tesis var.Orada 5 TL karşılığında Şal, Battaniye gibi şeyler kiralayabiliyorsunuz.Ama tabii durumunuz müsaitse, araba ile filan gelmişseniz kendi önleminizi ona göre almakta fayda var :)

Dağa kan ter içinde çıkıyoruz.Henüz her yer karanlık.Ama bir yandan gün hafif hafif aydınlanmaya başlıyor.İnanılmaz bir manzara karşımda.Sık sık arkama bakıp, ne kadar yüksekte olduğumu anlamaya çalışıyorum.Çıkmakta zorlanan İnsanlar için Katır servisi var.Katırı kullandıran kişi ise ''Taksi'' diyor bu hizmete :) Katır o engebeli dağa rağmen düşmeden nasıl çıkıyor arkadaş, anlam veremedim gitti!

Ve sonunda Kommagene Krallığına ait yapılar karşımıza çıkıyor.


Gün hala tam olarak aydınlanmadı.Biz de hemen yapıtların karşısında bulunan, gün doğumunu izlemek adına yapılmış merdivenlerde yerimizi alıyoruz.Baya da kalabalık.Civar illerden gelen bir sürü tur firması var.Bireysel olarak gelenler var.Çoluklu, çocuklu gruplar var. Şansımıza hava çok soğuk değil. 5-6 derece civarında seyrediyor.Zaten zorlu bir yürüyüş yapmışız vücut terli ve oldukça sıcak.Hatta yanıyorum denilebilir :) Battaniye altına girerek gün doğumunu beklemeye başladık.05.00 sularında gün doğmaya başladı.Çok güzel hava açık, bulut filan yok.Tertemiz güneşin doğunu izledik.Bir çok turistin aksine biz iki kız olarak bu romantik dakikaların tadını çıkardık.Artık olur da bir sonrakine sevdiğimiz İnsan'la gelmek nasip olur belki, kim bilir.


Güneş'i doğurduk.Sıra geldi Kommagene Krallığının yapıtlarına.Yüzlerine tek tek güneş vuruyor.İnanılmaz bir manzara karşısında bu dev heykeller, anıtlar.İnsan sorguluyor bunlar burada nasıl yapılmış, buraya nasıl gelmiş.Kafalar bu gövdelerden nasıl düşmüş... Çok kısa tarihi açıdan bilgi vermekte fayda var;


Kommagene Kralı Antiochos Tümülüsü (mezar içeren tepecik) ve dev heykeller barındıran bu bölge esasında  M.Ö. 62-63 yıllarında bölgeye hakim olmuş Komagene Krallığına ait bir bölgedir.Kral Antiochos zamanında en görkemli dönemini yaşamış olan Krallığın Nemrut bölgesinde yalnızca anıt mezarları bulunuyor.Yani burası esasında bir yerleşim bölgesi olmamış hiç bir zaman. Tepede gövdeler, yerde ise bir zamanlar bu gövdelerin üzerinde durduğu düşünülen kafalar bulunmakta.Doğu ve Batı terası olarak iki teras bulunmakta.Her iki terasta da bu anıt heykeller yer almakta.


Nemrut sonrası civar yerlerde bulunan Arsameia antik kentine, Cendere köprüsüne ve Arsemia'dan yaklaşık 10 km uzaklıkta bulunan Karakuş Tepe Tümülüs'üne gidilebilir.Ama hiç biri Nemrut kadar etkili olmayacaktır.Bu bölgelerde yalnızca bir kaç anıt heykel kalmış.Dikkatimi çeken şey ise Kommagene Karallığının inanılmaz derecede büyük oluşu.Bugünkü Antep,Adıyaman ve Kahramanmaraş sınırlarına kadar kapladığını düşünürsek ne demek istediğimi daha net ifade etmiş olurum.Hal böyle olunca tarihi eserleri de epey dağınık ve birbirinden uzak noktalarda oluyor.

Çok güzel ve aşırı bir yorucu gün ardından mükemmel anılarla Antep'e doğru yol aldık.Dip not; Adıyaman Merkez'i şöyle bir gezdik açıkçası çok gelişmemiş, sıradan bir merkez görünümünde.Belki Merkez'deki Kilise ve Camileri gezebilirsiniz.Onun dışında bir mistik yönü, büyülü sokakları vs. yok.


Kahta Kalesi


Cendere Köprüsü


Nemrut Milli Parkı çevresi




Son olarak her canlı gün doğumunu veya gün batımını Nemrut'tan tatmalı.Bu da Zafer fotom :)



İyi gezmeler.


Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Norveç'i ucuza çıkarmanın yolları

Güney Amerika Kıtası Hazırlık Rehberi

Saraybosna